Tamam… Islak ve yorgun statlar mevsimindeyiz ama bu kadarı fazla. Patagonya’daki “büyükbaş cenneti” otlu bataklık Pampa’dan koca bir dilim almışlar Rize Stadı zemine sermişlerdi sanki…
Yetmezmiş gibi, sol kanadı Tadic’i anlamayan Oosterwolde tercihi sayesinde, sağ kanadı ise çamur marifetiyle “muhallebiye ” dönmüştü Fenerbahçe’nin.
Muhtemelen, ağır sahaya uygun güçlü fiziği ve Ferdi ileri çıktığında Akintola’ya boşluk yaratabilir diye sol beke konun Oosterwolde, kötü bir maçın ardından İsmail Kartal’ın “en keskin hamlesiydi! Yetmedi… Hatta ters tepti. Cengiz ve Ferdi sinir küpüne döndü sağdaki bataklıkta.
Maharet Minchev’in değildi… Takım boyu uzamış, teknik ayakları çamura batmış, “serbest düşüşü” sürdüren Szymanski’nin yokları oynadığı, orta sahası iki “6 numara” gibi İsmail ile Krunic’e teslim, hala kısa paslarla teknik göstermeye çalışan Fenerbahçe’ye gol atmak kolaydı tabi.
İkinci yarıya 1-0 mağlup başlayan Fenerbahçe’de sahaya ve rakibe uygun, sağlam ve gözü kara hale getirildi önce. Pike yapan Krunic, Szymanski, Cengiz dışarı, Mert Hakan, İrfan Can ve Serdar Dursun sahaya. Üç dakika sonra Serdar Dursun bıraktığı yerden başladı ve beraberlik geldi.
Artık Ferdi’nin önünde balçık yoktu. Tadic çamura saplıydı ama bir-iki parlama dışında ondan yüksek verim bekleyen yoktu. Kariyer sezonunu oynayan İrfan Can fark yarattı ve maçın sonunda attığı üçüncü golle sol kanadın sahibini ilan etti. Serdar Dursun’un oyuna çektiği Dzeko ise Krunic’e bakıp özgüveni yerine gelen Mert Hakan’ın asistiyle, Fenerbahçe’nin öne geçmesini sağladı.
Son çeyreğe girerken galibiyeti korumak için mi, yoksa çift santrafor görüntüsünden haz etmediği için mi bilinmez, Dzeko yerine Bonucci’yi aldı İsmail Kartal. Ama dinleyen kim!.. İrfan Can üçüncü golü atıp perdeyi çekti ama aradan G.saray maçına dikkatle bakacaklar şimdi!