EFNAN ATMACA- “Hayat üç buçukla dört arasındadır. Ya üç buçuk atarsın ya da dört dörtlük yaşarsın” demiş Neyzen Tevfik. Peki, o kendi hayatını nasıl yaşamış? Neyzen Tevfik, yaşadıklarını şiirlerinde anlatır hep ama bir de Uğur Yücel’den dinleyin! Usta oyuncu tiyatro sahnesine Neyzen Tevfik olarak çıkıyor. Yücel adım atar atmaz doluyor sahne; sanki tek kişilik oyun değil de usta oyuncu Neyzen ile birlikte onun anılarına giren herkesi seyircinin önüne taşıyor. Neyzen’in hikâyesini onun hep farklı olduğunun altını kalın kalın çizerek çocukluğundan itibaren anlatmaya başlıyor. Bir şey var aradığı Neyzen’in; bazen meyhanede bazen dost sohbetinde ama hep neyin sesinde. En çok Bektaşi tekkesinde yaklaşıyor aradığına ama nafile, hep o “hiç”lik var aklında. Bir hiciv ustası Neyzen, asıl derdi mısralarında söylediğinin ötesindekileri haykırmak. Parayla pulla, makamla mevkiyle işi yok onun varsa yoksa haksızlığa, yobazlığa, zulme başkaldırmak yolu. Neyzen’in hayatı bir “hiç”lik yolculuğu.
Yücel de bu yolculuğu kendi yaşarcasına aktarıyor seyirciye. Uzun yıllar sonra döndüğü sahnede onu izlemek hem keyifli hem de “iyi oyunculuğun” nasıl olduğu üzerine uygulamalı bir ders. Öylesine inandırıyor ki bizi Neyzen Tevfik olduğuna bazen sahnedeki Neyzen mi Uğur Yücel mi karışıyor. Sahnede sade ama gösterişli ve çok işlevli kubbeyi andıran bir dekor var. Uğur Yücel bu dekorun ve sahnenin her noktasını kullanıyor. Sadece sahnenin değil vücudunun her noktasını kullanıyor Neyzen’in yaşadıklarını, yaşarken neler hissettiğini anlatırken. İçinizden “Kimse Uğur Yücel’den iyi Neyzen Tevfik olamazdı” diyorsunuz. Yücel’in de Neyzen’den ne kadar etkinlendiği oyunun sonunda gözlerinde beliren yaşlardan anlaşılıyor. Şansıma oyunu Yücel’in ilk biletli sahneye çıktığı Kadıköy Halk Eğitim Sahnesi’nde izledim. Oyunun sonunda “Neyzen karşının delisi olduğunu söyler, ben de bu yakanın delisiyim” dedi, sahnede olmanın kendisi için önemini anlattı. Sahnede olmak Uğur Yücel için ne kadar değerliyse biz seyirciler için de onu izlemek o kadar önemli. Hele de aykırı söylemleri ve kendine has duruşuyla benzeyeni olmayan Neyzen olarak. Bu buluşmayı kaçırmamınızı öneririm.
‘Korkularını ve zaaflarını da görsünler istedik’
“Neyzen”in metni Uğur Güneş’e ait, yönetmenliğini de Can Yücel yapıyor. Can Yücel’le hem babası Uğur Yücel’i hem de Neyzen Tevfik’i konuştuk.
*Uğur Yücel ile çalışmak nasıldır? Ne kadar katkıda bulunur, çok zorlar mı?
Artık çok alıştık, 2007’den beri beraber çalışıyoruz. Genel olarak çok rahat çalışırız, tabii ki ters düştüğümüz zamanlar da oluyor. Bana kreatif özgürlüğümü verir, kendi fikirlerini de dikte etmeden söyler. Beraber çalışmaktan gayet mutluyuz, önümüzdeki yıllarda da başka yapacağımız işler olacak.
*Neyzen Tevfik hem çok tanıdık hem de rivayetler üzerine kurulmuş bir kişilik. Siz oyunu yönetirken onun hangi yönüyle tanınmasını istediniz? Neydi size göre onun en değerli mesajı?
Dilden dile dolaşan hikâyelerin yanı sıra neyle olan ilişkisini, aşklarını ve aile hayatını anlatmak istedik. Korkularını ve zaaflarını da görsünler istedik. Benim için Neyzen’in en önemli mesajı “hiç” felsefesi. Makam ve para hırslarından arınmamız ve hayatın tadını çıkarırken aynı zamanda vicdanlı olmayı asla unutmamamız gerektiğini söylüyor bence.
*Neyzen Tevfik bir anlamda isyanın sesi ve Osmanlı’nın sonu ile Cumhuriyet’in şahidi. Cumhuriyet’in 100. yılına Neyzen Tevfik ile girmek özel bir buluşma mıydı? Cumhuriyeti Neyzen’in eşliğinde anlattığınızda ne öne çıkıyor geçmiş 100 yılda?
Tamamen tesadüf oldu aslında çünkü oyun 2019 yılında yazılmıştı malum pandemi sebebiyle ancak 2022’de yapabildik. Oyunda genel olarak Osmanlı’nın son dönemindeyiz, Cumhuriyet’in kurulmasına çok ihtiyaç duyulan dönemler. Bence insanın olduğu her yerde sorunlar aşağı yukarı aynı. Kötülük aynı kötülük, hırslar aynı hırslar ve bunlara karşı mücadele etmeye çalışan bir avuç insan… Geçtiğimiz 100 yılda böyle olduğu gibi önümüzdeki 100 yıl da aynı olacak galiba.