İzmir’de yaşayan, bankacı Güliz Avcı ile bir hastanede yardımcı sağlık personeli olarak çalışan Enis Baykuş’un yolu, sosyal medyada kesişti. İki genç, geçen yıl 16 Ekim’de yüz yüze gelerek tanıştı. O tarihten sonra arkadaşlıkları ilerleyen Avcı ve Baykuş, evlilik kararı aldı ve 14 Ağustos 2021 tarihinde nikah masasına oturdu. Enis Baykuş, özel bir bankanın operasyon bölümünde görevli olan ve son 3 yıldır evden çalışan eşinin en büyük yardımcısı oldu. Haftanın 6 akşamı evde makineye bağlanıp sabaha kadar kalkmadan diyaliz yapan eşine refakat edip her cumartesi günü bir hastanede hemodiyaliz seansına birlikte giden Enis Baykuş, bu durumu daha fazla kabullenemedi.
Enis Baykuş, eşine böbreğini vermek için gönüllü oldu. Çift, böbrek nakli için İzmir’de özel bir hastaneye başvurdu. Yapılan tetkikler sonucunda Enis Baykuş’un verici olabileceği belirlendi. Henüz bir aylık evli olan çift, nakil vizesi için etik kuruluna yönlendirildi. Etik kurulun onayıyla çift Opr. Dr. Uğur Saraçoğlu, Opr. Dr. Işık Özgü, Doç. Dr. Ebru Sevinç Ok’tan oluşan ekip tarafından nakil operasyonuna alındı. 14 Eylül’de gerçekleşen operasyonla Enis Baykuş’tan alınan bir böbrek başarıyla Güliz Baykuş’a nakledildi.
Nakil ekibi ise taburcu oldukları 20 Eylül günü çifte sürpriz yaptı, 20 Eylül 2001 doğumlu Enis Baykuş’un yaş gününü kutladı. Doğum günü pastasını ‘sağlık’ dilekleriyle birlikte kesen çift, kutlamadan sonra taburcu edildi. Çiftin sağlık durumlarının iyi olduğunu belirten Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Ebru Sevinç, “Diyaliz süreci gerçekten zor bir süreç. Kişinin iş yaşamı, sosyal yaşamını çok etkiliyor. Güliz Hanım artık makinesiz yaşamın tadını çıkaracak. İkisine de sağlık ve mutluluklar diliyoruz” dedi.
‘ÖNCEDEN ANNEM DOĞURMUŞTU, ŞİMDİ ENİS’TEN DOĞMUŞ GİBİ OLDUM’
16 yaşında ani bir bayılma sonrasında götürüldüğü hastanede böbreklerinin iflas ettiğini öğrendiğini belirten Güliz Baykuş, yaşadıklarını ve hayatında nelerin değişeceğini şöyle anlattı:
“10 yıldır diyaliz hastasıyım. Kadavradan böbrek çıktı ama değerlerim kötü olduğu için nakil gerçekleşmedi. 3 kardeşim de gönüllü oldu ancak uygun çıkmadılar. Her akşam belli bir saatte makineye bağlanıp sabaha kadar tedavi görüyordum kendi evimde. Tuvalete gitmek, su içmeye kalkmak ya da uyku tutmadığında bir televizyon kanalı izleyebilmenin özlemini çok duyuyordum. Bunlar en basitiydi ama benim için çok önemli şeylerdi, bunları yapacağım. ‘Gece hadi canımız sıkıldı, çorbacıya gidelim’ deyip bunu yapacağız. Önceden annem doğurmuştu, şimdi Enis’ten doğmuş gibi oldum. Artık makine yok. Özgürüm. Enis’le hem aşkı hem de yeni, yepyeni, makinesiz bir hayat buldum.”
‘O İĞNELERLE, BEN İÇTEN İÇE ACI ÇEKİYORDUM’
Enis Baykuş ise “Eşime, halinden anlayabilmem için ‘Seninle hemodiyalize girip senin içindeki acıları görmem lazım’, diyordum. Cumartesi günleri onunla diyalize gidiyordum. 4 saat boyunca birlikte film izliyorduk. O iğnelerle bağlanarak acı çekiyordu, ben de içten içe acı çekiyordum. Bu böyle olmaz, nereye kadar böyle gidecek, canı yanıyordu sevdiğim kızın. Bir gün işten çıktım, dedim yarın gidiyoruz, tahlilleri, testleri yaptıracağız, bu iş de bitecek Allah’ın izniyle. Çok şükür rabbim nasip etti. Bitirdik. Eşim de iyi, ben de çok iyiyim. Rabbim daha kötü günler yaşatmasın, başkaları da şifa bulsun. Doktorlarımıza, hemşirelerimize çok teşekkür ediyoruz. Sevenlerimiz, iş yerindekiler çok yardımcı oldu, bir kez bizi mağdur etmediler, sağ olsunlar.”