Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, 2053 yılı için öngörülen “sıfır emisyon” hedefi için konvansiyonel nükleer santrallerin yanı sıra küçük ve orta ölçekli modüler reaktörlerin (SMR) de gündeme alındığını belirterek, “2035 yılında nükleer enerjiden üreteceğimiz elektrik, toplam üretimimizin yüzde 11.1’ine ulaşacak” dedi.
Dönmez, yeşil hidrojenin de petro-kimya, demir çelik, çimento gibi enerji yoğun sektörlerin karbondan arındırılmasına yardımcı olacağını bildirdi.
Türkiye Ulusal Enerji Planı ile Türkiye Hidrojen Teknolojileri Stratejisi ve Yol Haritası’nı açıklayan Dönmez, doğal gaz merkezi olma yolunda önemli adımlar attıklarını belirterek, “Altyapımızı sürekli geliştiriyor, bir yandan da yoğun bir enerji diplomasisi sürdürüyoruz. 2’si yüzer LNG depolama ve gazlaştırma ünitesi (FSRU) olan toplam 4 LNG tesisimizin sayısını Saros’ta devreye alacağımız yeni FSRU ile 5’e çıkaracağız. Gemimiz de yolda. Çok kısa süre içinde karasularımıza girmiş olacak” dedi.
Hedef sıfır emisyon
Dönmez, 2053’te net sıfır emisyon hedefiyle hazırlanan Türkiye Ulusal Enerji Planı’nın, hem ekonomik büyümeye hem de yeşil enerji dönüşümüne destek vereceğini belirterek, “12 yıl içinde enerji tüketimimizde yaklaşık yüzde 39.5’luk bir artış öngörüyoruz. Enerji tüketimimiz içerisinde yenilenebilir enerji kaynakları, 2035 yılında yüzde 23.7 bandına yükselecek. Başta güneş ve rüzgâr olmak üzere, söz konusu dönemdeki kapasite artışımızın yüzde 74.3’ü yenilenebilir kaynaklardan gelecek” diye konuştu.
Modüler reaktörler geliyor
2035 yılında elektrik kurulu gücünü güneş enerjisinde 52 bin 900 megavata, rüzgarda 29 bin 600, hidroelektrikte 35 bin 100, jeotermal ve biyokütlede 5 bin 100 megavata çıkaracaklarını ifade eden Dönmez, “Net sıfır emisyon hedefimiz doğrultusunda hayata geçireceğimiz en önemli yatırımlardan biri de nükleer enerji alanında olacak. 2035 yılında nükleer enerjiden üreteceğimiz elektrik, toplam üretimimizin yüzde 11.1’ine ulaşacak. Konvansiyonel nükleer santrallerin yanı sıra küçük ve orta ölçekli modüler reaktörler (SMR) de artık gündemimizde. İnşallah inşası süren ve planladığımız nükleer santrallerimizin yanı sıra SMR’leri de enerji portföyümüze ekleyeceğiz” dedi. Mevcut kömür santrallerinin teknik ve ekonomik ömrünü tamamlayana kadar üretime devam edeceğini aktaran Dönmez, “Kömür santrallerinin enerji üretim oranının azalmasını temiz enerji ve elektrik depolama teknolojileri belirleyecek” diye konuştu.
‘Yeşil hidrojenli’ yol haritası hazır
Hidrojen Yol Haritası’yla ilgili de bilgi veren Dönmez, fosil yakıtların kullanıldığı hidrojen üretim yöntemlerinin büyük karbon salımına sebep olduğuna işaret ederek, yeşil hidrojenin cazip hale gelmeye başladığını söyledi.
Dönmez, “Suyun elektrolizi yöntemiyle yenilenebilir enerji kaynakları kullanılarak elde ettiğimiz yeşil hidrojen net sıfır emisyon hedefimiz için önemli bir argüman olacak. Özellikle petro-kimya, demir çelik, çimento, cam ve seramik gibi enerji yoğun sektörlerin karbondan arındırılmasına büyük oranda yardımcı olacak. Hidrojenin enerji yoğun sektörlerde öncelikli olarak tüketildiği yerde üretilmesi, taşıma ve depolama maliyetlerini azaltacağı için daha ekonomik ve çok daha kolay olacak” diye konuştu. Dönmez, hidrojene “geleceğin enerji taşıyıcısı” olarak baktıklarını vurgulayarak, “2053 net sıfır hedefimize ulaşmak için nihai sektörlerde kullanılan doğal gazın hidrojen ve sentetik metan gibi temiz yakıtlarla karıştırılması için çalışmalar devam ediyor. 2030 yılından başlayarak 2053 sonuna kadar hidrojenin doğal gaza karışım oranını yüzde 12’ye, sentetik metanın karışım oranını ise yüzde 30’a çıkarmayı hedefliyoruz” diye konuştu. Türkiye’nin yeşil hidrojende büyük potansiyele sahip olduğunu söyleyen Dönmez, “Ülkemizin hem yenilenebilir enerji potansiyeli yüksek hem de yenilenebilir enerji kaynaklı santral kurulum maliyetleri Avrupa’ya nazaran daha düşük seviyede. Jeopolitik konumumuzu da göz önüne alırsak, küresel hidrojen pazarında bizi güçlü bir oyuncu yapacak tüm enstrümanlara sahibiz” ifadesini kullandı.