“Mahalle aralarında top oynayıp haylazlık yaparak çocukluk ve ergenlik yıllarını geçirmiş son nesil olan 90’lı yılların yetiştirdiği gençlerden biriyim” diyen Mert Öztürk kendini, sokak kültürü ve hızla gelişen teknolojiyi harmanlamaya çalışan, biraz da kafası karışık gençlerden biri olarak tanımlıyor. Mert’in ilkokul, lise ve üniversiteye kadar hayatının en önemli parçası futbol oldu. Karşıyaka Spor Kulübü’nde ve sonrasında amatör ligde uzun yıllar büyük bir tutkuyla futbol oynadı. Sonuncu olarak girdiği üniversitedeki uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi bölümünü de daha ilk yıldan burs kazanarak 2’nci olarak bitirdi. Bu yıllarda farklı ülkelere, siyaset ve sosyolojiye büyük ilgi duymaya başladı.
‘TEK YÖN UÇAK BİLETİMİ VE SIRT ÇANTAMI ALIP YOLA ÇIKTIM’
Üniversitenin son yılındayken sürekli yurt dışında burs olanaklarını araştıran ve başvuran Mert, önce İsrail’de diplomasi alanında yüksek lisans, ardından ise Avrupa Birliği’nin sağladığı Jean Monnet bursu ile Belçika’da ikinci yüksek lisansını tamamladı. Belçika’da yaşadığı süre zarfında İngilizce ve Fransızcasının ileri bir düzeye gelmesiyle birlikte Avrupa’daki neredeyse tüm ülkeleri, tek başına sırt çantasıyla gezmeye başlayan Mert Öztürk, “Yola çıkma hikayem aslında ben bile farkında olmadan başlamıştı çünkü bir daha asla durmayacaktım” deyip ekledi:
“Bir süre NATO’da çalıştıktan sonra Belçika’dan Türkiye’ye döner dönmez dünyaca en çok tanınmış olan CELTA (İngilizce Öğretmenliği) sertifikasını aldım. Artık dünyanın neresinde olursam olayım, elimde gerçek bir mesleğim olacaktı. Hemen ardından 2017 yılında tek yön uçak biletimi alıp, tek başıma Sri Lanka’ya gittim. Çıkış o çıkış, bugüne dek bir daha hiç durmadım ve an itibarıyla ziyaret ettiğim 61’inci ülke olan Yeni Zelanda’dayım.”
“Bundan 2 yıl öncesine kadar kendi birikimlerimle, kazandığım burslarla ve bazen de online İngilizce eğitimi vererek yolculuğumu finanse ediyordum” diyen Mert Öztürk, “Ancak son 2 yıldır Youtube ve Instagram üzerinden yolculuğunu paylaşan bir içerik üreticisi olarak her şeyimi finanse ediyorum” dedi.
‘HER GÜN ENDİŞE VEREN BİR DURUM OLABİLİYOR’
Mert Öztürk sözlerine, “Bugün Türkiye’den tek başıma sonu bilinmeyen böyle bir yolculuğa çıkacak olsam, cebimde kesinlikle en az 3 veya 4 bin dolar bulundurmam gerekirdi. Çünkü günümüzde pandemi süreciyle birlikte her şeyin fiyatı dünya genelinde çok arttı ve hazırlıksız yakalanabileceğiniz durumların sayısı ve olasılığı da oldukça çoğaldı. Bahsettiğim rakamın altında bir miktarla da çıkılabilir elbette ancak olası beklenmedik bir durumda yolculuk baltalanabilir ve bu da motivasyon kırıcı olur” yorumunu yaptı.
Çok uzun süredir yollarda olduğu için her gün endişe verici bir durumla karşı karşıya kalabildiğini dile getiren Öztürk, “Ancak bunların endişe verme oranı gün geçtikçe azalıyor çünkü zamanla bana sıkıntı verebilecek durumları azaltmayı veya olasılığını düşürmeyi öğrendim. Elimde olmayan kötü bir durumla karşılaştığımda ise oldukça sakin kalmayı ve duruma göre çözüm üretmeyi artık refleks olarak içselleştirdim” bilgisini paylaştı.
‘BAZEN YALNIZLIK FAZLA GELİYOR’
“İçerik üretmek için bazı tehlikeli sokaklara girdiğimde içinden çıkılması zor şeyler yaşayabiliyorum” diyen Mert Öztürk, “Mesela İran gibi bir ülkeye gittiğimde insanlara nasıl cevap vermem gerektiği ile Hindistan’da vereceğim tepkiler çok farklı oluyor ve olmak zorunda. Lübnan’da protestocuların hükümeti devirdiği ve Beyrut’taki tüm yolları yakıp yıktığı bir zamanda oradaydım ve Hizbullah sokağa kılıçlarla indiğinde tam ortalarında kalmıştım. Neyse ki içlerinden biri Fransızca biliyordu ve kendimi bir şekilde ifade edip, hemen oradan ayrılmıştım. Daha doğrusu bir kargaşa çıkmıştı ve fırsattan istifade ederek koşarak uzaklaşmıştım” ifadelerini kullandı.
Tek başıma seyahat etmenin en güzel yanının her anında ve kararında kendinle baş başa kalıp, öz fikirlerine değer verebilmek olduğunun altını çizen Mert Öztürk, “Bunu en yakın arkadaşınızla yaptığınızda da çok keyifli olabilir ancak tek başına olmak, kendini güçlendiren bir durum. Negatif yönü ise bazen yalnızlık insana fazla gelebiliyor” dedi.
‘GÜNEYDOĞU ASYA VE UZAK DOĞU’DA TÜRKLERİ SEVİYORLAR’
Gittiği ülkelerde kendisine verilen tepkileri anlatan Mert Öztürk, “Eğer dünyanın batı tarafı olarak adlandırdığımız kısmındaysam, genellikle Türklere bakış açıları çok olağan ve sıradan oluyor çünkü o taraflarda sayımız çok yüksek. Ancak ne zaman dünyanın doğusuna geçiyorsun, işte o zaman gerçek bir kucaklama, sevgi ve ilgiyle karşılanıyorsun. Özellikle Güneydoğu Asya (Malezya, Tayland gibi) , Uzak Doğu (Japonya, Kore gibi) ülkelerinde Türklere karşı gerçekten bir sevgi olduğunu hissediyorum” diyerek şunları söyledi:
“Ancak zamanla yollarda ilginç bir şeyi de fark ettim. Karşılaştığınız veya tanıştığınız insanın eğitim ve kültür seviyesi ne kadar yüksek ise nereden geldiğiniz o denli önemini yitiriyor. En çok sordukları şey genellikle mutfağımız, ekonomik durumumuz ve siyasetteki halimiz oluyor.”
‘GÖÇEBE YAŞAM TARZIM MESLEĞİM OLDU’
“Fikirlerimizin her 5 yılda bir radikal şekilde değiştiğini düşünüyorum”diyen Mert Öztürk, gelecekle ilgili düşüncelerini ise, “An itibarıyla yerleşik yaşamdan ve düzenli bir iş hayatından oldukça uzak bir mental durumdayım. Göçebe yaşam tarzını mesleğe de dönüştürdüğüm için zaten ayrıca bir iş arayışım yok. Geleceğe dair herhangi bir kaygım da yok. Yani gelecek ile ilgili tek bir dileğim veya isteğim var: Fiziki-mental-ruh üçlüsü dediğimiz, bizi var veya yok eden sistemi sağlıklı tutmak ve ilerleyen yaşlarda da aynı şekilde korumak. Hiçbir şey için de büyük konuşmamak gerekir. Sonuçta bu 10 yıllık yolculuğumun bana kattığı en önemli şeylerden birisi, hayatta hiçbir şeyin keskin uçları olmadığını ve her şeyin yontulabileceğini anlamak oldu” sözleriyle ifade etti.